Dolar ve euro'dan sonra Türk Lirası, Suriye Lirası karşısında da değer kaybediyor

01 aralık 2016
Dolar ve euro karşısında 1 aydır tarihinin en düşük kurunu gören Türk Lirası, Suriye'nin para birimi karşısında yüzde 10 değer kaybetti. Evrensel’in haberine göre 1 Kasım’da 1 TL, 68.5 Suriye Lirası iken; 1 Aralık itibariyle bu rakam 60.8’e geriledi. Son kur itibariyle 1 TL, 61.03 Suriye Lirası ediyor. Suriye, gıda ürünlerinin üretiminde büyük bir düşüş yaşarken, yüksek enflasyon ve petrol kesintileri nedeniyle de zor günler yaşıyor.
Suriye Lirası'nın değeri, bir süredir dolar karşısında muazzam bir gerilemeyle karşı karşıyaydı.
Yükselişi devam eden dolar, 3.50 TL'yi aşarak rekor kırarken, euro ise 3.71 TL'yi aştı.

Ekonomideki büyüme hikâyesi

Hükümet tarafından bilinçli bir şekilde yayılan ve yandaş medyanın desteklediği ekonomideki büyüme hikâyesi ki “hikâye” hatta “masal”.
Bunun arkasında siyasi istikrarın olduğu iddiası masal. Böylece bize hükümetin düzenli seçim kazanmasının ekonomik olarak halkın çıkarına olduğu fikri dayatılıyor.
İki tarafı da yalan. Dünyanın en istikrarsız ülkelerinden biri İtalya, dünyanın en büyük ekonomilerinden, refah ve mutluluk endeksinde de yukarılarda.
Yani olay başka! Ülke istibdat ile yönetilsin ama zenginleşsin mi diyelim? Kişi başına 40 bin dolar milli gelir olsun ama dikdatörlükle yönetilelim. Bunu kabul edebilecek birileri var mı?

İran Nükleer Anlaşması, Ortadoğu’da Güç Dengesi ve Türkiye

23 kasım 2016
Değişen Ortadoğu dengeleri ve Batı ile İran’ın uzlaşma girişimleri, Türk dış politikasının uluslararası alanda daha aktif bir rol üstlenmesine katkıda bulunabilir ve Ankara’nın dış politika vizyonunu yeniden yapılandırmaya çalıştığı bir zamanda Türkiye’nin bölgesel etkisini arttırabilir.
Hasan Ruhani’nin İran’ında değişim rüzgarları hissediliyor. Batı ile yıllardır yaşanan soğuk, gergin ve sarsıntılı ilişkilerin ardından, İran’da nispeten daha ılımlı ve reform yanlısı yeni bir cumhurbaşkanı seçimle iş başına geldi.
Ruhani bir önceki dönemin fazla iddialı ve çatışmacı dış politika rotasından saparak, uluslararası ortamın gerçeklerini gözeten bir dış politika vadediyor.
Geçtiğimiz kasım ayında İran ve P5+1 ülkeleri arasında imzalanan geçici anlaşma, İran’ın yeni dış politika yaklaşımı adına önemli bir diplomatik bir başarı olarak nitelendirildi.

Ruhani hükümetinin, ülkenin diplomatik iletişim kanallarının iyileştirilmesi için harcadığı çaba, İran ve İngiltere arasında iki yılı aşkın bir aradan sonra diplomatik diyaloğun yeniden kurulması ve İran’ın komşu ülke vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanacağı açıklamalarında bulunması gibi diplomatik girişimlere de yansıdı.

Türkiye’nin Meseleleri ve Çözüm Önerileri

14 kasım 2016
İktisadi, içtimai ve siyasal gelişimle ifade edilen Modernleşme bütün toplumların ülküsüdür. Modern toplumlar yüksek hayat standartları geniş kişisel özgürlükleri ile geleneksel anlayışları insani gelişime uyarlama özelliğine sahiptir. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı, 2023 yılında dünyanın 10 en büyük devletinden biri olmayı hedefleyen Türkiye’nin kalan 12 yılda aşması gereken önemli sorunları vardır.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından her yıl yayınlanan İnsani Gelişme Endeksine göre Türkiye 2009 yılında 182 ülke arasında 0,806’lık insani gelişme endeksiyle 79.sıradadır. Norveç’in ilk sırada olduğu insani gelişim endeksinde ilk sıralarda G8 ve bizim dışımızdaki OECD ülkeleri yer alırken Nijerya son sıradadır. BM insani gelişim endeksiyle, kalkınmanın ülke insanına yansımasını ölçerek ülkelerin gelişmişlik düzeyini sıralamaktadır.

Türkiye yüksek gelişme düzeyi olarak kabul edilen 0,800’ün üzerinde bir değere sahip olmasına rağmen 78 ülkeden geride olması da yadsınamaz. Eğitim, sağlık, gelir dağılımı, çocuk ve kadınların toplum hayatında ki durumu, fertlerin satın alma gücü, saygın yaşam düzeyi gibi ölçütler esas alınarak hazırlanan insani gelişim endeksinde Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) daha düşük ülkelerden geride olmasının nedeni eğitim ve sağlık sorunları, kadınların toplum hayatında geri planda kalması olarak görülmektedir. Bu durumda Türkiye ye eğitim, sağlık ve cinsiyet ayrımcılığı konularında ciddi reformlar yapması gerektiği tavsiye edilmektedir.

Türkiye’nin uluslar arası ölçekte gelişmişlik düzeyi bu şekilde görülürken işsizlik, ekonomi, gelir dağılımı adaletsizliği, eğitim ve terör gibi sorunlar vatandaşın günlük yaşamını olumsuz etkilemekte devleti yönetenlerden sorunlara çözüm beklemektedirler.

Halka yönelik yapılan anketlerde ve gündemde en çok kalan siyasi tartışmalara baktığımızda da bir paralellik görülmekte; terör, işsizlik, eğitim, gelir dağılımı, yoksulluk, ekonomi, hukuk düzeni, sağlık, yolsuzluklar, iç-dış borçlar ile vb. alanlarda ki sorunlar Türkiye gündemini belirlemekte ve sorunların çözümüne yönelik tartışmalar birbirini kovalamaktadır.

Dünyadaki gelişmiş modern ülkelerin birçoğu 2008 ekonomik krizine kadar bu gibi temel sorunlardan önemli ölçüde muzdarip değildi, 2008 küresel kriziyle işsizlik ve ekonomik sorunlar baş gösterse de daha sonra alınan önlemlerle o sorunlarını da hızla aşabiliyorlar. Türkiye ise çok uzun yıllar kangren olmuş aynı problemlerle mücadele etmesine rağmen temel sorunlarından kurtulamamaktadır.

Türkiye içinde bulunduğu sorunlardan kurtulacak potansiyele ve kaynaklara sahiptir. Küreselleşme adına birtakım iç ve dış dayatmalarla Türkiye’nin yönünün değiştirilmesi çabalarına prim vermeksizin ama demokratik, sosyal ve hukuk devleti nizamı öncülüğünde ulusal kaynaklarımızın optimum kullanımıyla ülkemiz muasır medeniyetler seviyesine ulaşacaktır.

Bu makalede, Türkiye’nin kendi kendine yeterliliğinin kalkınmasının modernleşmesinin önündeki en önemli problemlerinin temelinde yatan meseleler araştırılmış ve buna göre öncelikle çözümlenmesi gereken sorunlar incelenmiş ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur.

3D yazıcılarla üretilen organlar ölümsüzlük mü vaat ediyor?

05 temmuz 2016
Yıllardır yapay kan damarı üretmeyi deneyen bilim insanları geliştirdikleri yeni bir teknolojiyle bu hayali başardı. Bir Çin biyo teknik firmasının geliştirdiği 3 boyutlu yazıcıyla yapılan kan damarı, başka organlarının aynı yolla üretilmesine vesile olacak.

Yazıcı 10 santimetrelik kan damarını sadece iki dakika gibi bir sürede imal ediyor ve organ üretimi bu yolla sağlanıyor.Bu teknolojiyi bilim adamı Kang Yujian şu sözlerle anlattı: “Yazıcının ateşi BioBrick. Burada kök hücreler bulunuyor. Kök hücrelerin sahip olduğu yapı ve koşullar sağlanıyor ihtiyaçlara cevap veriyor.”

Kan damarları çok karışık olduğundan biyo yazıcı için çok hassas bir konu. Çünkü vücudumuza giren besinleri organlarımıza bu damarlar taşıyor. Bilim adamları için ise üç boyutlu yazıcılarla organlarımızı birebir kopya etmek, yeri doldurulamaz ayrıntıyı hesaba katmak anlamına geliyor.
Bunu gerçekleştirmenin en zor tarafı ise, üretim yaparken kök hücrelerin canlı kalmasını sağlamak. Çin Mühendislik Akademisi Araştırma Görevlisi, Dai Kerong ise çalışmalarının başında olduklarını dile getirdi: “3 boyutlu yazıcı ile kan damarı üretmenin önemi sadece kan damarı açısından değil, bu oluşumu canlı tutabilmekten geçiyor.
Yazıcı şimdi kan damarı ile birlikte, ciğer, böbrek ve bazı başka organları üretebiliyor.”

Avrupa Birliği’nin Ekonomik Kriterleri ve Türkiye

16 mayıs 2016
Avrupa Birliği’nin (AB) aday ve üye ülkelerden yerine getirmesini beklediği bazı kriterler vardır. Bu kriterlerden bazıları AB’ye tam üye olmak için yerine getirilmesi gerekirken, diğerleri hali hazırda AB üyesi olan ülkelerin ekonomik ve parasal birlik (EPB) alanına dahil olmak için gerekli kriterlerdir.
AB’ye üye olmak içinkarşılanması gereken üç kriter (siyasi, ekonomik ve uyum kriterleri) Kopenhag kriterleri olarak bilinmektedir. Kopenhag ekonomik kriterleri açısından aday ülke ekonomisi, işleyen bir serbest piyasa ekonomisi olup olmadığı ve AB içinde rekabet baskısına dayanabilme gücüne sahip olma açısından değerlendirilmektedir.
AB üyesi ülkelerin EPB alanına dahil olabilmek için yerine getirmeleri gereken ekonomik kriterler ise Maastricht yakınlaşma kriterleri olarak isimlendirilmekte ve enflasyon, faiz, döviz kuru ve devletin finansal durum kriterlerinden (bütçe ve borç kriteri) oluşmaktadır.

Bu çalışmada, AB’nin bu ekonomik kriterler açısından Türkiye ekonomisinin değerlendirmesi yapılacaktır.

Hawking warns AI 'could spell end of human race'

21 nisan 2016
British theoretical physicist Stephen Hawking has warned that development of artificial intelligence could mean the end of humanity. In an interview with the BBC, the scientist said such technology could rapidly evolve and overtake mankind, a scenario like that envisaged in the "Terminator" movies. "The primitive forms of artificial intelligence we already have, have proved very useful. But I think the development of full artificial intelligence could spell the end of the human race," the professor said in an interview aired Tuesday.
"Once humans develop artificial intelligence it would take off on its own, and re-design itself at an ever increasing rate. "Humans, who are limited by slow biological evolution, couldn't compete and would be superseded," said Hawking, who is regarded as one of the world's most brilliant living scientists.

Hawking, who is wheelchair-bound as a result of motor neurone disease and speaks with the aid of a voice synthesiser, is however keen to take advantage of modern communications technology and said he was one of the first people to be connected in the early days of the Internet. He said the Internet had brought dangers as well as benefits, citing a warning from the new head of Britain's electronic spying agency GCHQ that it had become a command centre for criminals and terrorists.

"More must be done by the Internet companies to counter the threat, but the difficulty is to do this without sacrificing freedom and privacy," Hawking, 72, said.
Hawking Tuesday demonstrated a new software system developed by Intel, which incorporates predictive text to allow him to write faster. It will be made available online in January to help those with motor neurone disease.
While welcoming the improvements, the scientist said he had decided not to change his roboticsounding voice, which originally came from a speech synthesiser designed for a telephone directory service.
"That voice was very clear although slightly robotic. It has become my trademark and I wouldn't change it for a more natural voice with a British accent," he told the BBC.

"I'm told that children who need a computer voice want one like mine."

Gürcistan’ın Taş Devri İsimli Sergi İnsanlık Tarihini Baştan Yazacak

19 mart 2016
Gürcistan Ulusal Müzesi insanlık tarihininde gelişimin 2 milyon yılını kapsayan görkemli bir sergi ile gündemde.

Sergi tüm dünyadan toplanan kafatasları ve kemiklerle Gürcistan’da 1991 yılında bulunan insan fosillerinin bir araya getirilmesiyle tarihte doğru bildiğimiz yanlışları ortaya çıkarıyor.
Gürcistan’da bulunan kafatası ile, insanın atalarının Afrika’dan Avrasya’ya sanılandan 800 bin yıl önce göç ettiği anlaşılmıştı. Müzenin Genel Müdürü David Lordkipanidze, şu açıklamalarda bulundu:
“Tam olarak 25 yıl önce Dmanisi’de bir insan kafatası bulundu. Bu büyük bir olaydı. Afrika dışında 1.8 milyon yıllık bir insan fosilinin olabileceğini asla tahmin etmiyorduk. Daha sonra başka fosiller de bulduk, şimdi elimizde dördü kafatası olmak üzere 5 farklı insandan fosiller var. Elbette hayvan kemiklerine de sahibiz. Bu açıdan en yaşlı homosapiens fosillerinde Afrika’dan sonra dünyadaki en geniş koleksiyona sahip olduğumuzu rahatlıkla belirtebilirim.” Taş Devri Enstitüsü Yardımcı Müdürü Nicolas Toth ise buluşların öneminden şu sözlerle bahsediyor:
“Dmansi insanların Afrika’dan göç ettiğinin en büyük kanıtı. Modern insanın beyninin üç katı büyüklüğünde bir yapı, bölgeye kurulan basit taş hanelerin yanı sıra yırtıcı kedigillerin arasında hayatta kalabilmeyi başaran insanlar… İnanılmaz değil mi?”

İnsanın oluşumu

İnsan evrimi diye nitelendireceğimiz bölümde Homo sapiens'e kadar gelen türler ve özellikleri şöyledir:
* Ağaçlarda yaşayan plesiadabiformeler
* 100 milyon yıl önce eteneli doğuran memeliler evrimleşmiştir.
* 70 milyon yıl önce ağaç sivri faresi
* 65 milyon yıl önce ağaçlarda yaşayan plesiadabiformeler
* 55 milyon yıl önce, başparmağı öteki parmaklarının karşısına konuşlanabilen canlıların (adabiformeler) yeryüzünde görülmeye başlaması
* 50 milyon yıl önce simiyenler
* 40 milyon yıl önce göz çukurları öne kaymış olup üç boyutlu görebilen primatların (haplorhinler) ortaya çıkması
* 30 milyon yıl önce antropoidler
* 25 milyon yıl önce insanınkine benzer diş yapılı eski dünya maymunlarının (catharhinler) görünmeye başlaması
* 100 milyon yıl önce ortaya çıkan memeli sınıfı prosimiyenler ve antropoidler olarak çatallanıp iki primat takımına ayrıldığı düşünülmektedir.

Antropoidler ise kuyruklu büyük maymunlar ve kuyruksuz büyük maymunlar olarak iki sınıfta incelenmektedir.

Diğer Makale ve Yazılar